'Bursa olabileceği kadar olamamış bir şehirdir' | Bursa Haberleri - Bursa.Net.TrBursa Haberleri – Bursa.Net.Tr

25 Nisan 2024 - 06:20
SON DAKİKA

‘Bursa olabileceği kadar olamamış bir şehirdir’

Bursa iş dünyasının duayen isimlerinden Ergun Kağıtçıbaşı ve akademi dünyasının önde gelen isimlerinden Prof. Dr. Necmi Gürsakal, “Sanayileşmeyi Anlamak: Bursa’nın Sanayileşme Serüveni” adlı yeni bir esere imza attı.

reklam
‘Bursa olabileceği kadar olamamış bir şehirdir’
Son Güncelleme :

25 Eylül 2019 - 14:20

reklam

Bursa Organize Sanayi Bölgesi’nin (OSB) kurucu kadrosu içinde yer alan, Bursa sanayisinin duayen isimlerinden Ergun Kağıtçıbaşı ve Fenerbahçe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Necmi Gürsakal, Bursa’nın ekonomi tarihine farklı bir bakış açısıyla mercek tutan yeni bir eser kaleme aldılar: Sanayileşmeyi Anlamak: Bursa’nın Sanayileşme Serüveni…

Kitabın Siesta Meşelipark’ta yapılan tanıtım toplantısında konuşan Ergun Kağıtçıbaşı, kitabın yazılması için Prof. Dr. Necmi Gürsakal ile karşılıklı olarak birbirlerini teşvik ettiklerini söyledi. Kağıtbaşı’nın “sanayileşme-zenginleşme” konusundaki sözleri bir hayli dikkat çekiciydi:

‘SANAYİLEŞMEK ZENGİNLEŞMEK DEĞİLDİR’

“Sanayileşme, zenginleşme değil, gelişme; kalkınma meselesidir. Sanayileşmiş her toplum zengindir, ama gelişmiş her toplum sanayileşmiş değildir. Sanayileşme, bir dünya görüşü, bir yaşam biçimidir. Silah satın almak bir güç değildir, ama silah satmak bir güçtür.”

‘BURSA İLK SİFTAHINI KERVAN TİCARETİYLE YAPMIŞTIR’

Bursa’nın Osmanlı tarafından fethedilmesinden sonra sosyal ve ekonomik yaşamın sur dışına kaydığını hatırlatan ve bu gelişimi “Orhan’ın dehası” olarak niteleyen Kağıtçıbaşı, şehrin o dönemden itibaren ipek ticaretinin ana noktalarından biri haline geldiğini belirterek, “Bursa, ilk siftahını kervan ticaretiyle yapmıştır” dedi.

Cumhuriyet döneminde İpek-İş’in özel sektör eliyle, Merinos’un da kamu eliyle sanayileşmeye örnek olduğunu belirten Kağıtçıbaşı, Bursa OSB’yi de “sanayileşmenin fiziki belirtisi” olarak niteledi.

‘TEKNOLOJİSİZ 2 GÜN FAKİRLEŞMEK DEMEKTİR’

Gelecek kuşaklar adına sanayileşmeyle kalkınmanın eşdeğer tutulması gerektiğini kaydeden Kağıtçıbaşı, “Br insan için kitap okumadan geçen 2 gün, söyleyecek söz bulamamasıdır. Bir ülke için teknolojiyi takip etmeden geçen 2 gün fakirleşme anlamına gelir. Şu anda 2035 sonrasını, Endüstri 4.0’dan sonrasını hayal bile edemiyorum” diye konuştu.

‘TÜRKİYE’NİN GEÇ KALMA ŞANSI YOK’

“Bursa, olabileceği kadar olamamış bir şehirdir” diyen Kağıtçıbaşı, “Türkiye’nin artık geç kalma şansı yoktur. Sanayileşme ve teknoloji ikiz gibidir. Bize düşen sanayileşmenin aydınlık yüzüdür, bu tek yoldur.” ifadelerini kullandı.

‘BURSA’YA YENİ HİKAYE LAZIM’

Sözlerine “Bize yeni bir hikaye lazım” diye başlayan Prof. Dr. Necmi Gürsakal ise Bursa’nın Rönesans’a katkıda bulunan bir şehir olduğunu söyledi.

Tarihi belgelerin Bursa’da meşe palamudu unuyla organik deri tabaklaması yapıldığını gösterdiğini belirterek, teknolojinin önemine dikkat çeken Gürsakal, “Bugün Danimarka, Silikon Vadisi’ne elçi ataması yapıyor. Kavramlar büyük bir hızla değişiyor.” dedi.

‘PATİKA BAĞIMLILIĞI’

Kağıtçıbaşı ile birlikte kaleme aldıkları eserde, “patika bağımlılığı” kuramını Bursa ölçeğinde ele aldıklarını kaydeden Gürsakal, “50 yıl önce Bursa’da sanayi denince tekstil ve otomotiv akla geliyordu. 50 yıl sonra sorulduğunda yine tekstil ve otomotiv diyoruz. Bugün bu noktadayız. Bizlere yeni hikayeler lazım. Hikayeden kastım, sektör ve sanayileşmektir. Yeniden heyecanla bir şeylere başlamaktır. Bursa değişimi gerçekleştirecek güce sahip bir şehir” diye konuştu.

“Patika bağımlılığı” kuramına göre, bir toplum teknolojik olarak bir patikaya girdiğinde o teknolojiye kilitlenip kalıyor ve o teknoloji verimsiz olsa bile kolay kolay yön değiştiremiyor.

SANAYİLEŞMEYİ ANLAMAK: BURSA’NIN SANAYİLEŞME SERÜVENİ

Kitap, Osmanlı’nın 1790’lı yıllarda başlayan sanayi devrimlerine geç kalması ve bu durumun alışkanlık haline dönüşmesini çarpıcı örneklerle anlatırken, Bursa’nın da hâlâ 1960’lı yılların sonunda olduğu gibi tekstil, otomotiv ve makine sektörlerinin ötesine, yani elektrik-elektroniğe geçemediğine vurgu yaparak, ‘Endüstri 4.0′ devrimini ıskalamamak için ülke ve Bursa olarak yapmamız gereken çok iş var’ mesajı veriyor. Son sözü ‘Umarız bu kez geç kalmayız’ olan kitap, Bursa’da sanayileşme sürecini ekonomi, ekonomi tarihi, uluslararası ilişkiler, istatistik, biyografi, edebiyat gibi disiplinler arası bir yaklaşımla anlamaya, onun köklerini bulmaya çalışıyor.

Biraz tarih, biraz sanayileşme, biraz insan ama temelinde Bursa olan keyifli ders notları şeklinde kaleme alınan kitap, başarıları ve başarısızlıkları anlatmaktan çok anlamayı, gerçekçi bir bakış açısından incelemeyi amaçlıyor. Yeni sorular soran, başka yeni soruların sorulmasına yol açan ve olanlarla birlikte eksikliklerin de neler olduğunu yorumlamaya çalışan kitap, ‘Bir Kentin DNA’sını Dokumak’, ‘Sanayileşme Nedir?’, ‘Checchi & Company’, ‘Başka Bir Ruh Hali’ ve ‘Elti Faktörü’ gibi bölümlerden oluşuyor.

Bursa’ya sanayileşme ile ilgili olaylara farklı bir pencereden bakmaya çalışan kitaptaki çarpıcı notlardan bazıları şöyle;

“Topyekün bir seferberlikle 1938 yılında Merinos Fabrikası kurulmadan neredeyse yüz yıl önce 1842 yılında, Osmanlı Devleti Bursa’ya 15 bin merinos koyunu ile bir çiftlik kuruyor. Fabrika-i Hümayun depremde büyük hasar görüyor ve çiftlik kötü yönetim ile harap bir hale geliyor. Ancak işin daha da gerisi var ve yanlışta sürekli ısrar ediliyor. 19. yüzyılın başından itibaren yeni kurulan askeri birliklerin kıyafetlerini üretmek için kurulan fabrikaların, kaliteli yapağı ihtiyacını karşılamak amacıyla kurulan çiftliklerde başarıya ulaşılamıyor. Başarısızlığın temel nedeni yurtdışından getirtilen hayvanların iklim koşullarına uyum sağlayamayıp telef olması. Bu yetmiyor 1928’de bu kez Macaristan’dan, 1934’te de Almanya’dan merinos koyunu alınıyor. Çobanlarla otlamaya çıkan merinos koyunlarının toynaklarının yaralandığı ve yürüyemez hale geldikleri gözleniyor. İnanılır gibi değil ama Rami Çizme Fabrikası’nda koyunlara çizme diktiriliyor. Çizme diktirilen koyunların bu kez de bilekleri kırılmaya başlıyor. Sonuç Merinos koyunu yetiştiriciliği Bursa’da pek de başarılı olmuyor. İstenilen başarının yanına bile yaklaşamamışken neden çizmeli koyunlarda ısrar ediyoruz? Merinos ile yaşıt olan ve Güney Kore’de meyve-sebze ihracat şirketi olarak kurulan Samsung ise elektronik ve mobil sektörde bir imparatorluk kurmuş durumda. Kısacası bizim fabrikalarımız Samsung gibi günün koşullarına neden uyum sağlayamıyor, dış müdahaleler ne olursa olsun neden biz bunları koruyamıyoruz? Neden Merinos’u kapatsak bile Samsung ölçeğinde bir fabrikayı açamıyoruz?”

Sanayi ile ilgili işlerde hep geç kaldığımıza bir başka çarpıcı örnek ise 1868 yılında Bursa Valisi İzzet Paşa tarafından yoksul ve kimsesiz çocukları korumak amacıyla ıslahhane olarak açılan okul. Bu okul 1899 yılında Hamidiye Sanayi Mektebi adını alıyor. Bugünkü adıyla Tophane Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi. Kısacası 1838’de Merinos’un, yani ilk fabrikanın kurulmasından tam 61 yıl sonra sanayi için bir okul kurmak aklımıza geliyor. Daha nitelikli insan kaynağına ve bu kaynağın oluşturulması için buna uygun bir eğitime ihtiyacımız var. Endüstri 4.0’ın işsizlik konusunda ne gibi gelişmelere neden olabileceğini düşünmemiz, tartışmamız gerekli. Bir kez daha bir devrimi ıskalamamak için ülke ve Bursa olarak yapmamız gereken çok iş var. Umarız bu kez geç kalmayız…”

reklam

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
reklam
reklam